Aça kuru ekmek bal helvası gibi gelir.
Acı sakız gibi yapışır, kedi gibi sırnaşır.
Akrabalar, akrep olmuş kimse bilmez nettiğini, Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini.
Alan razı satan razı, ne halt eder it Niyazı.
Alemin tenceresi kapalı kaynar.
Anası ne ise danası da odur.
Aramakla güzel bulunmaz.
Aşı pişiren soğutsun, doğuran avutsun.
Ata et ite ot döker.
Atın bahtsızı arabacıya düşer.
Başta akıl olmayınca kuru kafa neylesin.
Bilmediğin ot karın ağrıtır.
Bir bulutla kış olmaz.
Boş keseden beleş bağışlar.
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.
Çalı çırpı ile ev yapılmaz.
Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez.
Dağa gidenin işi, kabak keçinin yaşı belli olmaz.
Düğün evini bilmeden keşkek sahanının alıp koşma.
Eşeğe semer yük değildir.
Fukaranın cebi boş gönlü doludur.
Göl yerinde, su eksik olmaz.
Görgüsüze b..un panzehir demişler, gölün ortasına sıçmış.
Gül dikensiz olmaz.
Hamam tokmağı gibi başa vurur.
Her balık kendi yemi ile tutulur.
Her çıkık yerini bulur.
Her sakaldan bir kıl alsan köseye bir sakal olur.
Herkes ayağına ipin nereden takıldığını bilir.
Herkes gidişen yerini kaşır.
Kar yağdığı gün tozar.
Karının adını söyle ama kârını söyleme.
Karpuz kesmekle yürek soğumaz.
Katrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker.
Kokmuş ete tuz çare eylemez.
Köpek ekmek yediği kapıyı bilir.
Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez.
Lokma çiğnenmeden yutulmaz.
Malını övme pazarını öv.
Nâdan ile ye iç sohbet etme.
Oğlan yer oduna gider, çoban yer koyuna gider.
Olacakla öleceğe çare bulunmaz.
Ölenle ölünmez.
Ölüye gülmezler deliye gülerler.
Pişinceye kadar durur da soğuyuncaya kadar duramaz.
Sahipsiz eşeğe kim olsa biner.
Söyleme arsız edersin, kitleme hırsız edersin.
Tencere kapağını bulamayınca kaynamaz.
Tezekten terazinin, b...dan olur dirhemi.
Turna katarıyla, leylek alayıyla uçar.
Ulu ağacın gölgesi bol olur.
Üzüm çöpsüz olmaz, armut sapsız olmaz.
Yel esmeyince, çalı çıtırdamaz.
Yenecek aş buharından bellidir.
Yolda giden yorulmaz.
Yörük at kendine özengi vurdurmaz.
Yükün ağırını koca öküz çeker.
Yürük at yemini kendi arttırır.
Zenginin kokusu çıkmaz.
Zengin isterse fakir bulursa yer.
Isparta'da kullanılan belli başlı deyimler ve anlamları ise şöyledir:
Ayranı kabarmak: Öfkelenip köpürmek.
Baş göz olmak: Evlenmek.
Bir eli balda bir eli yağda: Bolluk içinde bir yaşayışı olmak.
Çene çalmak: Arkadaşlarıyla şundan bundan konuşup vakit geçirmek.
Çiçeği burnunda: Taptaze.
Devede kulak: Büyük bir varlıktan ya da işten çok küçük bir parça.
Eli kulağında: Olması, gerçekleşmesi çok yakın.
Eli uzun: Fırsat buldukça öteberi aşıran.
Gizli çıkı: Başkalarına duyurmadan, kimseye haber vermeden iş yapan kişi.
Iska geçmek: Üzerinde durmamak, atlamak, önem vermemek.
İçine kapanmak: Çevresindeki kişilerle ilişki kurmamak ve duygularını kimseye açmamak.
İnsan sarrafı: İnsanların iyisini, kötüsünü iyi seçen kimse.
İt sürüsü kadar: Pek çok gereksiz kişi bir arada.
Kabir suali: Çok ayrıntılı, usandırıcı sorular sormak.
Kof çıkmak: Bilgisiz, değersiz, işe yaramaz bir kişi olduğu anlaşılmak.
Laf aramızda: Söylediğim aramızda gizli kalsın.
Leke sürmek: Birine suç yüklemek.
Notunu vermek: Değeri, nasıl bir kişi olduğu üzerine bir kanıya varmak.
Oh çekmek: Birini üzen duruma sevinmek.
Ölü mevsim: İşin ve alışverişin pek az olduğu aylar.
Postu sermek: Kısa bir süre için gittiği yerde, sorumsuzca oturup kalmak.
Püsküllü belâ: Büyük sıkıntı ve zarar veren kişi ya da şey.
Sır küpü: Bildiği sırları hiç kimseye söylemeyen kişi.
Sudan ucuz: Çok ucuz, bedava gibi.
Şifayı bulmak: Hastalanmak, hastalığı artmak.
Taş atmak: Söz dokundurmak.
Tıraş etmek: Usandıracak kadar uzun laflar söylemek.
Toz olmak: Ortadan kaybolmak.
Ucuz atlatmak: Tehlikeli bir durumdan az bir zararla sıyrılmak.
Uyku bastırmak: Çok uykusu gelmek.
Üç aşağı beş yukarı: Yaklaşık olarak, belli bir sayıdan biraz eksik ya da biraz artık olarak.
Vaktini almak: Yapılması için bir süre uğraştırmak, epey bir zaman harcamasını gerektirmek.
Vur patlasın, çal oynasın: Elindeki avucundaki parayı zevk ve eğlencesi uğruna harcayan kişinin durumu.
Yağ bağlamak: 1. Semirmek. 2. Üzerine kat kat biriken yağ katılaşmış olmak.
Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan müşteri.
Zevkine varmak: Güzelliğini, tadını gereği gibi duymak.
Zılgıt yemek: İyice azarlanmak.
Zihni açılmak: Daha iyi anlar ve kavrar olmak.
Zil zurna sarhoş: Aşırı derecede sarhoş.
Zora binmek: İş, zor kullanmakla sonuçlanacak bir durum almak.
TEKERLEMELER:
Yörede, çocuk oyunlarında ebe seçmek, sayışmak ve oyuna ilk önce başlayacak grubu belirlemek için belli başlı bazı tekerlemeler söylenmektedir. Bu tekerlemelerden bazıları şöyledir:
-Anam yoğurt getirdi
Kedi burnunu batırdı
Bu kediyi n'etmeli?
Kaynar kazana atmalı
Kediciğe pek yazık
O yoğurdu dökmeli.
-Ellem gallem
Şimşir gallem
Ağzı kara
Burnu kara
Sen gir sen çık.
-El el epelek
Elden çıkar topalak
Topalağın yarısı
Sarı koyun derisi
İp ip ilgidir
Dedem beni kalgıdır
Salla getir bulla getir
Çek şunu çıkar şunu.
-Hasan Hasan
Avlu basan çıbık kesen
Çıbığı n'etcen?
Gelin alcan
Gelini n'etcen?
Şıngır mıngır oynatcan.
-İnci minci, kim birinci?
Babası leblebici.
-İnne minne, ucu tinne
Fır fır atan, sinek satan
Acur ucur, kurtlu bücür
Tak tuk çık.
-Mehmet Mehmet mendili
İstanbul'un kendili
Neye yedin peyniri?
Annen seni dövecek
Kör kuyuya atacak.
-Mürü, ahırı kürü
Dama çıkma yavuklun görü.
-O dosi dosi, saklambosi
Saklambos saklambos
İngili badem dos,
Dos, dos, dos
Tren gelir fos fos fos
Odaları boş boş boş.
-O o oni, kaynanamın doni
Çok pis kokuyor, ben yıkamam oni
Sen yıka oni.
-Ümmülü Gülsüm
Arkama düşsün
Beş para vermem
Çaylağa düşsün.
|