Kurtuluş Savaşı Dönemi
MİLLİ MÜCADELE ISPARTA
Isparta, Sevr Antlaşmasıyla İtilaf Devletleri tarafından bölüşülen Anadolu'da işgale uğramamış bölgelerimizden birisidir. Antalya, Burdur ve Konya üçgenini işgal eden İtalyanlar Isparta'ya girememiş buna Ispartalının demir iradesinden Isparta'ya uzanan Yunan kuvvetlerini de Ispartalılardan oluşan Demiralay durdurmuştur. Isparta'nın Milli Mücadele tarihi Yrd. Doç. Dr. Nuri Köstüklü'nün "Milli Mücadele'de Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları" adlı kitabındaki bilgilerden de yararlanılarak aşağıda özetlenmiştir. Londra Antlaşması olarak bilinen ve 26.4.1915'de İtalya ile İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan gizli antlaşmada, İtalya'ya Antalya ve havalisi verildi. Böylece İtalya Anadolu üzerinde kendine uygun menfaatler elde edince İtilaf devletleri arasında savaşa girdi. Mondros Mütarekesi'nden kısa bir süre sonra diğer müttefiklerinin yaptığı gibi İtalya da kendine verilen bölgeleri işgale başladı. Önce 1919 başında Marmaris'i işgal ettiler. Bundan sonra bir İtalyan kruvazörü Antalya Limanına geldi. İtalyanlar, 28.3.1919 günü saat 15.30 civarında deniz askeriyle Antalya'ya çıktılar. Bu kuvvetlerini sürekli artırdılar. İtalyanlar, Antalya'da kuvvetlerini artırarak bölgeyi işgal planları hazırlıklarına başladılar. 14-15 Mayıs gecesi İzmir'in Yunanlar tarafından işgal edilmesi bir anlamda Batı Anadolu'da ve Isparta'da Milli Mücadeleyi başlatmış oldu. İzmir'in işgali haber alınır alınmaz Isparta Sancağında Yunan işgaline protestolar başladı. Isparta halkı Yunan işgalini ilk önce yerli Rumlardan öğrendi ve tepki göstermekte gecikmedi. Isparta Gençler Yükselme Derneği Başkanı Akkaşzade Süleyman Turgut'un dönemin Mutasarrıfı Talat Bey'den zor da olsa izin almasıyla protesto mitingi için hazırlıklara başlandı. Bu arada Isparta sancağında işgale karşı protestolar çoktan başlamıştı.
YALVAÇ :
15 Mayıs günü İzmir'in işgalini öğrenen Yalvaç Halkı aynı gün Sadaret Makamına (Başbakanlık) çektiği telgrafla işgali protesto etti. Müftü Hüseyin Efendi, Belediye Başkanı Abdullah Bey, İdare Meclisi üyeleri, Ulema ve eşrafın imzalarını taşıyan protesto telgrafında, Yalvaç halkının bu kadar haksız ve feci işgali kanının son damlasını akıtarak önlemek istediği belirtiliyor ve bütün halkın bu uğurda ölmeye yemin ettiği belirtiliyordu. "Biz namusumuz için yaşayacağız, namusumuz ile öleceğiz. Türk Milleti zilletle yaşayamaz. Bu kadar hakir bir zillete katlanarak yaşamak isteyen bir Türk ve Müslüman düşünülemez. Biz daha ölmedik. Büyük hakanımıza şanlı tarihimizin son kurbanı olacağız. Gayret borcumuz, ya İzmir ya ölümdür. Vatan için ölmeye amadeyiz."
KEÇİBORLU :
Keçiborlu ilçesi de işgale hemen tepkisini gösterdi. Belediye Başkanı Ali Bey tarafından Sadaret Makamına protesto çekildi: "Eğer İzmir'in işgalinde itilaf Devletleri'nin oylarının katıldığı doğru ise, bu millet bilmek ister. Yoksa Yunanlar pek çabuk kırılır. Bu millet, bu memleket hiç bir zaman Yunan mezaliminde kalamaz."
ULUBORLU :
İzmir'in Yunanlılar tarafından işgaline Uluborlu'dan da hemen tepki gösterildi. Uluborlu Askerlik Şube Başkanı olan Miralay Hamdi Bey (Baykara) halkı okulda ve camide toplayarak memleketin durumu hakkında konferanslar verdi ve alınması gereken tedbirleri anlattı. Halk telaş ve heyecan içindeydi.
ŞARKİKARAAĞAÇ :
Şarkikaraağaç ilçesinde de tepkiler başladı. Müftü Hacı Ahmet Efendi oldukça yaşlı olmasına rağmen silaha sarıldı ve halkı aydınlattı. EĞİRDİR : Eğirdir halkı işgale karşı protestolara yeni bir boyut getirerek, 22 Mayıs'ta, sırf Yunana karşı 700 kişilik bir silahlı kuvvet oluşturdu. Isparta Sancağında Milli Mücadele için ilk milis kuvvet kurulmuş oldu.
GELENDOST - AFŞAR :
15 Mayıs günü Isparta'nın hemen hemen her yerinde İzmir'in işgali protesto edilirken Hafız İbrahim Bey 16 Mayıs sabahı kendi memleketi olan Gelendost - Afşar Nahiyesine geldi. Vatansever birisi olan Nahiye Müdürü Hasan Fikri Bey'e haber verildi ve nahiyenin ileri gelenleri davet edildi. Hafız İbrahim Bey'in Afşar'daki kendi evinde toplanıldı. Cuma günü Afşar'ın da pazarı olduğundan kalabalık bir halk da evin civarında toplantıdan çıkacak kararı beklemekteydi. Hafız İbrahim Bey, toplantıda bulunanlara İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberini vererek : "İzmir'in işgali meselesini İstanbul Hükümetinin siyaset masası değil, ancak Türkün kendi kuvvet ve silahı halledecektir." Diyerek halkın olabildiğince silahlanmasını istedi. Isparta'nın Milli Mücadeledeki tavrı ilk defa burada ortaya konulmuştu. Isparta, hangi devlet tarafından olursa olsun yapılacak bir işgale silahla cevap verecekti. Bu kararlı tutum yapılan mitinglerle ve konuşmalarla sürekli sıcak tutuldu. Heyetler göndererek nabız yoklayan İtalyanlar bu tavır karşısında Isparta'yı işgal edemediler. Silahla Mücadele kararı Yunanlıları da Isparta'ya sokmadı.